Şairler | Şiirler

AYrılığın İLanına İnat

Bak yemin ediyorum:
Bir sevsen beni, düşecek bütün hasretlikler yakamdan. Gecelerin sevgi kelimelerimi hırpalayan ve parmak uçlarımı kanatan sessizliğinin canına okuyacağım.
Bir sevsen beni yıldızlara el ense çekip bir Kırkpınar pehlivanı gibi, hepsini galaksilere yollayacağım.
Bir sevsen bir bakışımla nice kırmızı ışıkları aşıp düşeceğim yanı başına...
Şunu bil; yüzüme her konuşuşunda uğultular çoğalıyor harflerin içinde. Çoğaldıkça çoğalıp kaplıyorlar evrenimi. Yalnızlıklar arasına karışıyorum sana yakınlaşmak için, yakınlaştıkça karışıklığımı artırıyorsun. Arttıkça ayrılığıma ahd ediyorum nice bülbül katili güller gibi.
Şu an inan ki, şanın ve itibarın için savaşabilirim tüm yer değirmenleri ile ve ellerin de zehirli elmalar taşıyan cadılarla.

Söyle bana; bilir misin hiçbir çiçeği koparamadım; sana sunmak için; senin gözlerini anımsatırlar diye.
Hiçbir kuşa kapan kuramadım, soğuk kış günlerinde aç kaldıklarında; senin ellerine benzetirdim kanatlarını.
Hele çekirdekli üzümlerin çekirdeklerini çiğnemedim, seni çiğnerim diye.
Bil ki; hiçbir ağaca ismini kazıyamam, billur bir inci olan gözyaşlarına akıtırlarda, baharımın göz yaşları aklıma gelir diye.
Ya ben hiç ağlayamadım başkalarına, seni gözümden düşürürüm diye.
Ama seni bazen bilmeden kırdım, ancak sen kırıldıkça ben adeta koptum.
Öldüm, öldüm, öldüm.
Ama tüm bunları sana anlatamadım. Anlatmayı başaramadım. Yapamadım.
Şimdi sen bana beni ne kadar çok sevdiğini anlat. Gerçek yalan fark etmez, gözlerinde nasıl kaybolduğumu, ellerimin seni bir koca bebek gibi sardığını, kalbimde ne çok yer bulduğunu, beni aşksızlara inat nasılda inadına sevdiğini anlat.
Yalandan da olsa bir de gülümsemen, ne çok hoşuma gider bir bilsen.
Şimdi sen bana ne olur beni ne kadar çok sevdiğini anlat.
Bilirsin belki, o yürüdüğün yol bana çıkar.
Benim göğsümde filizlenir senin hayata bıraktığın tohumlar.
Olmaz deme sakın, kader nereye getirir, nerden götürür insanı bilemezsin.
Vardır ya resimlerde, ilginçtir diye basarlar dergilere; bir kayanın ya da taşların içinden bir çiçek boy salar, bırakır kendini hayatın bağrına.
İşte ben senin kayadan sert göğsüne bir kuş gibi inerim. Tüylerim dağılır dört bir yana.
Sen her şeyin ikimize vardığını sakın unutma.
Ey güzel MERYEM;
Şimdi ben kucağını siper yapıp saçlarını doladım boynuma.
İster idam ilanımı sal her yana rüzgara bırakacağım göz yaşlarımla.
İster tut ellerimden kışkırt beni seni saran ve benden uzaklaştırmak isteyen kalelerin kapılarına.
Sür beni mağrur kumandanların yüz binlerce askerinin arasına.
Teke tek savaşmak değildir, benim kahramanlığım ve elime almam bir kılıç bile.
Ben ki zaten senin hasretinle suda bile yanarım, sana kavuşmaya dair azmimle ne zaferler kazanırım, ne yenilgilere bilenirim.
Ey güzel bir sevgi fermanını asmak için boynuna, söyle ne kadar daha güllerden kan süzeyim senin için?
Madem ki ömrüme bir aşk basan eşkıyası gibi çöktün, şimdi beni bir dokunuşla uyandırman lazım değil midir bu vuslattan.
Şimdi içime dudağından dualar üfleyip baharlar ekmen lazım değil midir?
Hele söyle beni sevmen şart değil midir?
Ve artık; ben intihar meraklısı bir adam değilken, bir yitip gitmek kalmışken bana, bil senin sevmene kuduran muhtaçlığımı.
Bil ve anla menekşelerin, rüzgarın, aşkımın, canımın, ömrümün ve RİZE' nin güzel kızı MERYEM.

Öyle sev ki beni, sadece ölmem için.
Şerefim üzerine...

Meryem Kazdal

 

Meryem Kazdal şiirleri

 

Populer Şairler